Steve McCurry İstanbul’daydı.
Geçtiğimiz hafta İstanbul’da bir sergi açıldı.
Artık üretimine son verilmiş olan, bir dönemin kült diapozitif filmi Kodachrome‘un üretim bantından çıkan son makarası, ünlü fotoğrafçı Steve McCurry‘ye verilmiş, o da küçük bir Dünya turu yaparak bu filmi kullanmış. Çektiği fotoğraflar Dünya’da ilk kez, Sn. Engin Özendes’in küratörlüğünde İstanbul Modern’de sergileniyor.
Bir yayın kuruluşu benden bu sergi hakkında bir yazı kaleme almamı rica etti. Ben de zaten kayıtsız kalamayacağım söz konusu proje hakkında yazmayı kabul ettim. Ancak sergiyi birçok bakımdan sorunlu bulduğumu ve yazının azıcık dikenli olabileceğini belirttim. Önce “Tamam, tabii ki, nasıl isterseniz,” dendiği halde daha sonra biraz tedirgin olup benden olabildiğince yumuşak yazmamı rica ettiler. Ben de bunun üzerine beni affetmelerini, istek üzerine üslup oluşturamayacağımı belirttim ve yazıyı -şimdilik- yazmadım.
Üç zaman içinde sergi hakkındaki fikirlerimi bir yazıya döküp dikenlerden etkilenmeyen, daha uygun bir mecrada sizlere sunacağım.
Şimdilik yukarıdaki fotoğrafları, yazacağım yazının özeti mahiyetinde paylaşıyorum.
Selamlar,
Ben de takıldığım noktaları yazmak isterim. Sergi salonundayken bir kaç defa kontrol ettim hani yazım/görüm yanlışı filan mı diye ancak tarihlerde bir sorun vardı sanki. McCurry’ye Temmuz ayında teslim edilen kartuştan Mayıs ve Haziran aylarında fotoğraf çıkmış gibi görünüyor fotoğrafların altına düşülen notlara göre. Bir de Kodachrome üretiminin durdurulmasıyla yaratılan “film bitti! yaşasın dijital” minvalindeki propaganda velvelesi hiç hoşuma gitmedi. http://store.kodak.com/store/ekconsus/en_US/list/Film/categoryID.40676400 adresine küçük bir ziyaret yeterli olmalıydı, filmin ölümünü ilan etmeye gerek yoktu. Bir de salonun çıkışında Kodachrome’a yazılan bir şiir vardı ki Canon-Nikon ve Film-Dijital tartışmasından öte yolu olmayan bu metni orada kocaman görmek telafisi mümkün olmayan bir talihsizlikti bence 🙂
Sevgiler,
Barış Demiray
07 Ağustos 2011 at 20:17
Baskıların Epson Inkjet yani sayısal olmasına ne demeli? Kodachrome bir diapozitif film olduğundan, yani negatif olmadığından, esasen matbaa baskısına uygundur. Sergileme için direkt baskı yapılması hiçbir zaman kolay olmamıştır. Ama madem analog üzerinde bu kadar büyük bir vurgu var, ya diaların kendilerini de görseydik ya da ne yapıp edip bir şekilde analog baskı yapsalardı. Şu anda sergilenen fotoğraflar tavşanın suyunun suyu 🙂
occet
08 Ağustos 2011 at 00:13
Sergiyi izlemek için istanbul turu o zaman …
nly
07 Ağustos 2011 at 18:47
Hocam kişisel blogunuz zaten özgür bir mecra sayılmaz mı?
Sergi benim için de büyük bir hayal kırıklığı oldu. Ancak henüz yazmaya fırsat bulamadım.
Fotoğraf söyleşileri ne zaman başlayacaklar? Bu sergi üzerine konuşmak yararlı olacaktır.
Begüm Bilgiler
07 Ağustos 2011 at 18:29
Merhaba,
Evet tabii ki, sonunda burada okunabilecek yazı. Söyleşiler Ekim’de başlayacak ama bu sergi hakkında olmayacak.
occet
07 Ağustos 2011 at 18:42
Sizin yazacaklarınızı da merak ettim. Bugün Radikal’de Muhsin Akgün’ün yaptığı röportaj vardı.
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetayV3&Date=&ArticleID=1058988&CategoryID=82
occet
07 Ağustos 2011 at 19:27
ne kötü bir röportaj olmuş…
Laleper Aytek
09 Ağustos 2011 at 22:01